«15/150»
«Kadın, kocasının yatağını mazeretsiz terk ederek sabahlarsa, melekler sabaha kadar o kadına lânet ederler.» (Müslim)
İlmin Hakîkati

Abdullah b. Sâlih el-Ubeylân'a soruldu: Bazı ilim talebelerinin şöyle dediklerini işittim: "İlim ehlinin bildiği on adet ilmî kitabı zabttettiğinde bunlar âlim olman için sana yeter." Bu söz doğru mudur?

Cevap: Bu söz mutlak olarak doğru değildir. Çünkü ilim, sadece kitaplar ve onları hıfzetmekten ibaret değildir. Bu doğru değil. İlim, Allah'ın açmasıdır. Kuluna onu açar. Dilediğine onu ihsân eder. Meselâ dört mezhebin tabakalarına bakacak olursan ilme ve bu mezheplere intisâb etmiş binlerce insan bulursun. Lâkin, onlardan öne çıkan îmâmlar pek azdır, çok değil.

Tefsîr yahut hadîs kitaplarının öğrenimi, birer sebeptir. İlim ise, Allah'tan bir lütuftur. Zira Allah tebâreke ve teâlâ şöyle buyuruyor: "Süleyman'a biz fehmettirdik.' Bununla murâd olunan, insanın bu gibi sebepleri edinmemesi değildir. Hayır, sebepleri edinir. Lâkin, âlim olması için bu sebeplerin tek başına mustakil olmadıklarını bilmelidir. İnsan kalbiyle değil de sadece lisânıyla âlim da olabilir. Ama bu onun zararınadır, ona hiçbir hayrı olmaz.

İlmin en üstünü, en kâmili ve en şereflisi Allah'ı bilmektir. Bundan sonra Kur'ân ve Sünnet'teki hükümlerini ve (kullarına vereceği) karşılığı bilmek; dış dünyadaki ve kendindeki Allah'ın âyetlerini bilmek gelir.

İlim talebesine (kendisi hakkında) "O şöyle biridir, şu kitapları zabtetmiştir, şu kitapları bilir" denilsin diye ilim talep etmesi yakışmaz. Bu övülen birşey değildir.

Bazen insanın tek bir kitap okuyup onunla faydalanması, on yirmi kitap okuyan birinin aldığı faydadan daha fazla olabilir. Bundan dolayı bu husûsa dikkat etmek gerekir. Bizim ilim talep etmemiz bir sebeptir. Ancak Allah'ın sevdiği ve kulundan istediği ilim Allah'ın kuluna olan ihsânıdır.

Şüphe yok ki ilim, Kur'ân ve Sünnet'te mevcuttur. Sahîh-i Buhârî, Sahîh-i Muslim ve ma'rûf sünen kitapları en büyük sünnet kitaplarındandır. Aynı şekilde bizim, sahâbenin fehminden uzak bir şekilde Sünnet'i, hatta Kur'ân'ı anlamamız mümkün değildir. İlim ehlinin sözlerini, delîllerini ve bu delîllerle istidlâl vecihlerini bilmek önemlidir. Fakat ilim, fulan kimsenin yahut başkasının kitabını zabt etmek değildir. Bu söz doğru değildir. İlim, bundan daha yüce ve daha geniştir.

İlmin en yüce ve en şerefli olanı Allah'ın kitabını ve O'nun murâdını bilmektir. İşte bu, en üstün ve en şerefli ilimdir. İlmin şerefi, içeriğinin şerefine göre değeri kazanır. Mutlak olarak ilmin en yüce ve en kâmil olanı Kur'ân-ı Kerîm'dir. Sünnet ise Kur'ân'ın açıklayıcısı ve beyân edicisidir. Sahâbeye gelince, sünneti bize amelî olarak nakledenler de işte onlardır.