«15/150»
«Kadın, kocasının yatağını mazeretsiz terk ederek sabahlarsa, melekler sabaha kadar o kadına lânet ederler.» (Müslim)
İlim Ehlinin Önemi

Şeyh Faysal b. Kazzâr el-Câsim'dan; İlmin ve İlim ehlinin önemiyle ilgili harika bir sohbet.

Cevap: Tevhîdin üçüncü türü de ulûhiyyettir. O, Allah'ı ilahlıkta birlemektir. İlâh, kendisine İbâdet edilen ma'bûdtur. (Ulûhiyyet,) Allah'ın hak ilâh olduğuna i'tikâd edilmesi; hak ilâh ise ilâh edinilmeyi hak eden ilâh anlamına gelir.

İlâhlar pek çoktur. Hatta çok olduklarından dolayı onları hasretmek mümkün değildir. Hiçbir şey yok ki ibâdet edilmiş olmasın. Taşlara, ağaçlara, (kısacası) herşeye ibâdet edilmiştir.

Lugatta, ibâdet edilen herşey ilâh olarak isimlendirilmiştir. Lâkin onlar bâtıl ilâhlardır. Ehlinin ilâh oldukları zannıyla edindikleri bu ilâhlar bâtıldır. "Kendilerine yardım edilir diye, Allah'ın dışında bir takım ilâhlar edindiler." "Yoksa O'nun dışında bir takım ilâhlar mı edindiler?" "De ki: (Haydi onların ilâhlığı hakettiğine dair) delîllerinizi getirin." Sizler onları ilâhlar edindiniz, çünkü onlara ibâdet ettiniz. Hak olan ilâhlık ise Allah'a aittir. İşte bu husûs, âlimler indinde "ibâdet tevhîdi" yahut "ulûhiyyet tevhîdi" olarak bilinmektedir. Ki o, ilâhlık husûsunda Allah'ın vahdâniyetine (bir oluşuna) i'tikâd etmektir. Zira O, ibâdet edilmeyi hak eden yegâne hak ilâhtır. Lâ ilâhe illallah kelimesinin anlamı işte budur.

Lugatta ilâh kelimesi, ibâdet edilen herşeydir. (Yani) ibâdet edilen herşey ilâh diye isimlendirilir. Eğer insan bir kaleme ibâdet edecek olursa, ibâdet edene nisbetle kalem bir ilâha dönüşür. Eğer bir ağaca ibâdet edecek olursa, yine ibâdet edene nisbetle ağaç, lugatta ilâh diye isimlendirilir. Lâkin onun ilâhlığı hak mıdır yoksa bâtıl mıdır? Bâtıldır. Hak olan ilâhlık, ilâh olmayı ve ilâh edinilmeyi hak etmektir; o (ilâh ise) Allah'tır. İşte bu, ulûhiyyet tevhîdinin manasıdır. O, ilâhlık husûsunda Allah'ın bir oluşuna i'tikâd etmek ve O'ndan başkasına ibâdet edilmeksizin O'nu ibâdette birlemektir. Onun birlenmesi, O'nun ibâdette bir tek olması ve ibâdette hiçbir ortağının olmamasıdır. Bu da, insanın bütün ibâdetini Allah'a yöneltmesi ve ibâdetlerden hiçbirini O'ndan başkasına sarfetmemesiyle olur.

Âlimler, ilâha nisbetle bunu 'ulûhiyyet tevhîdi', kulun fiiline nisbetle ise 'ibâdet tevhîdi' olarak isimlendirmişlerdir. O halde onu kulun fiiline nisbet ettiğinde -Allah'ın bir tek ma'bûd olması ve hiçbir ortağının olmaması- manasına gelen ibâdet tevhîdi, Allah'a nisbet ettiğinde ise ulûhiyyet ya da ilâhiyye tevhîdi diye isimlendirmiş olursun. İşte nebîler ve kavimleri arasındaki çekişmenin vuku bulduğu tevhîd çeşidi budur.